31 Ağustos 2011 Çarşamba

Şampiyonlar Ligi ve Türkiye



Son günlerde özellikle Fenerbahçe' nin men edilip, yerine Trabzonspor' un dahil edilmesiyle gündemimizi meşgul eden UEFA Şampiyonlar Ligi, bu sene 20. kez sahne alacak. Biz de geride kalan 19 senede Türk takımları nasıl performans göstermiş onu inceleyelim dedik bu postumuzda.

Şampiyonlar Ligi'ne şimdiye kadar 4 farklı takım göndermişiz. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Bursaspor. Trabzonspor bizim 5.takımımız olacak ülkemizi temsil edecek. Öncelikle bu 4 takımın yıllara göre nasıl performans gösterdiğini sayıların yardımıyla inceleyelim. (Grup ve sonraki aşamalar dikkate alınmıştır, ön eleme aşamaları dahil edilmemiştir.)

Galatasaray A.Ş.

Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'ne ilk katılan kulübümüz. ŞL' nin 2.sezonu olan 1993-1994 sezonunda ilk kez boy gösteren Galatasaray, o sezon hiç galibiyet alamadan, 2 puanla, sonuncu olarak elenmişti. Düzenli olarak 2004 senesine kadar katıldı bu kupaya Galatasaray. Özellikle o sene, ŞL' ne en çok katılan takımların başında geliyordu. 5 sezondur ise o yıldızlı yamayı koluna yerleştiremiyor. Toplamda 10 sezon bu lige iştirak etmiş, 3 kere gruplardan çıkmayı başarabilmiş ve çıkabildiği en yüksek aşama çeyrek final. Gruplarda 6 kez sonuncu, 2 kez 3. ve 4 kez de 2. olmuş. Grup liderliği başarısına henüz ulaşamamış. Bu 10 sezon boyunca 74 maça çıkıp, 19'ar kez galibiyet ve beraberlik, 36 kez mağlubiyet görmüş. Attığı 73 gole karşılık 115 gol görmüş kalesinde. Şu an itibariyle, Türk takımları arasında en çok bu lige katılan ve en başarılı kulüp olduğunu söyleyebiliriz.  




Fenerbahçe S.K.

Galatasaray'dan sonra ŞL arenasında gördüğümüz ikinci takım Fenerbahçe oldu. 1996-97 senesinde katıldığı bu ligde, ilk sezonunda 3. olarak o zamana kadar ki en iyi sonucu elde etmişti. 40 yıldır sahasında bir Avrupa kupası maçı kaybetmeyen Manchester United' i 1-0 yenme başarısını göstermişti. 6 sezon bu kupada yer alan Fenerbahçe, 1 kez gruplardan çıkabilirken, o sezon bir de tur atlayarak çeyrek finale çıkmıştı. Gruplarda 3 kez sonuncu, 2 kez 3. ve 1 kez de 2. olan Fenerbahçe, grup liderliği başarısını henüz gösterememiş. Toplamda 40 kez maç yaparken, 11 galibiyet, 6 beraberlik ve 23 mağlubiyet görmüş. 42 gole karşılık ise 70 gol yemiş. 




Beşiktaş A.Ş.

1997-98 senesinde ŞL' ne katılan 3. Türk takımı oldu Beşiktaş. Katıldığı ilk sene grubunda 2 galibiyet alma başarısını göstermişti (Bunlardan biri 3-0 Barcelona galibiyeti idi). 5 sezon katıldığı bu ligde minimum 4 puan alan Beşiktaş, bu özelliği ile diğer 3 takımımızdan daha önde. Gruplardan çıkma başarısını hiç göstermemiş. 2 kez sonuncu, 3 kez de 3. olurken, 2. veya liderlik başarısı yok. Çıkabildiği en yüksek aşama grup aşamaları zaten. 2003-04' te topladığı 7 puan, en iyi performansı. Toplamda 30 maçta, 8 galibiyet, 3 beraberlik ve 19 mağlubiyet görürken, attığı-yediği gol hesabı ise 22-56. 


Bursaspor

2009-10 sezonunda şampiyon olarak, Türk futbolunda bir nevi devrim yaratan Bursaspor, ŞL' ne sadece 1 kez katılabildi. Bu tek sezonda ise grup aşamasında 1 beraberlik ve 5 mağlubiyetle sonuncu oldu. Attığı 2 gole karşılık kalesinde 16 gol gördü. Henüz yolun başında diyebileceğimiz Bursaspor, umarız ilerki yıllarda daha çok bu arenada boy gösterir.


Bu 4 takımızın kendi içlerinde gösterdikleri performansları inceledikten sonra, Türk takımlarının ŞL arenasındaki ilginç istatistiklere göz atalım.

* ŞL' ne en çok katılan takım, 10 sezonla Galatasaray, en az katılan takım 1 sezonla Bursaspor.
* En çok maç yapan takım, 74 maçla Galatasaray, en az maç yapan takım ise 6 maçla Bursaspor.
* İlk kez katılan takım Galatasaray.
* Katıldığı ilk sezon en çok puan toplayan takım, 7 puan la Fenerbahçe (1996-97).
* Gruplarda bir sezonda en çok puan, 11 puan ile Fenerbahçe'nin (2007-08).
* Gruplarda bir sezonda en az puan toplayan takım, 0 puan ile Fenerbahçe (2001-02).
* Gruplarda bir sezonda en çok gol atabilen takım, 10'ar golle Galatasaray (1999-00, 2000-01) ve Fenerbahçe (2004-05).
* Gruplarda bir sezonda en az gol atabilen takım, 1 golle Galatasaray (1993-94).
* Gruplarda bir sezonda en çok gol yiyen takım, 17 golle Beşiktaş (2000-01).
* Gruplarda bir sezonda en az gol yiyen takım, 4 golle Galatasaray (2001-02).
* İlk kez gruplardan çıkan takım, Galatasaray (2000-01).
* Galatasaray' ın ilk puanı: Barcelona 0-0 (1993-94).
* Galatasaray' ın ilk golü: Spartak Moskova 1-2 (1993-94).
* Galatasaray' ın ilk galibiyeti: Barcelona 2-1 (1994-95).
* Fenerbahçe' nin ilk puanı: Rapid Wien 1-1 (1996-97).
* Fenerbahçe' nin ilk golü: Rapid Wien 1-1 (1996-97).
* Fenerbahçe' nin ilk galibiyeti: Manchester United 1-0 (1996-97).
* Beşiktaş' ın ilk puanı: PSG 3-1 (1997-98).
* Beşiktaş' ın ilk golü: PSG 3-1 (1997-98).
* Beşiktaş' ın ilk galibiyeti: PSG 3-1 (1997-98).
* Bursaspor' un ilk puanı: Rangers 1-1 (2010-11).
* Bursaspor' un ilk golü: Valencia 1-6 (2010-11).
* Takımlarımızın aldığı en farklı galibiyetler; Galatasaray - Rosenborg 3-0 (1998-99), Hertha Berlin - Galatasaray 1-4 (1999-00), Beşiktaş - Barcelona 3-0 (2000-01), Fenerbahçe - Manchester United 3-0 (2004-05), Fenerbahçe - PSV 3-0 (2005-06)
* Takımlarımızın aldığı en farklı mağlubiyetler; Galatasaray - Chelsea 0-5 (1999-00), Leeds United - Beşiktaş 6-0 (2000-01), Barcelona - Beşiktaş 5-0 (2000-01), Manchester United - Fenerbahçe 6-2 (2004-05), Liverpool - Beşiktaş 8-0 (2007-08), Fenerbahçe - Arsenal 2-5 (2008-09)
*Takımlarımızın grup aşamalarına katılamadığı sezon; 1995-96.

Yukarıdaki istatistiklere baktığımızda, 19 sezonun sadece birine iştirak edememiş Türk takımları. Alınan mağlubiyetlere ve grup sonlarına demir atmalara rağmen, istikrarlı bir şekilde katılım sağlanmış. Galatasaray' ın ortalığı sallayan nice başarısının ardından 5 sezondur lige dahil olamaması, Fenerbahçe' nin performansları arası istikrarsızlığı, Beşiktaş' ın istikrarlı 4-7 puan arası performansı gözümüze diğer çarpanlar. Her sene en az bir takım göndersek te ŞL' ne, bizim aradığımız eskisi gibi gruptan çıkıp-çıkmama stresine girmek, en azından çeyrek final görmek ve Karpaty Lyiv, Young Boys gibi takımlara elenmeyip, devlerle çarpışmak. Bu sene de Trabzonspor'dan beklenilen çok bir şey yok aslına bakarsanız. İnşallah geçen seneyle beraber 2 ölü sezon geçirmiş olmayız. Umarız yakın zamanda, hem şike olayları sonuçlanıp takımlar sadece futbola odaklanır, hem de -eskisi gibi- olup, Avrupa'yı titretir. 

Kaynaklar:


21 Ağustos 2011 Pazar

Smallville: 10 Sezonun Özeti

2001 yılında yayın hayatına başlayan Smallville dizisi, bu sene Mayıs ayında, 10 sezonun ardından sona erdi. Dile kolay, tam 10 sene yayında kalmayı başardı Clark Kent. Superman' i, popüler kültürün öğeleriyle harmanlayıp, gençlik yıllarını anlatmak için yola çıktı bu dizi. Clark Kent' i, daha Superman olmadan, tıfıl bir lise öğrencisiyken aldık, meşhur gözlüklü Clark Kent olarak bıraktık bu 10 sene sonunda. Özellikle ilk 5-6 sezonun çok hareketli ve eğlenceli geçtiği bu süreçte, kalan son sezonlar, tabir-i caizse, sıktıysa da, bizim için farklı bir deneyim oldu. 10 sene içinde, bu diziyle beraber biz de büyüdük. Kimleri gönderdik, kimleri geri getirdik ...

Aşağıdaki videomuz, bu 10 sezonun yaklaşık 9 dakikalık özetini içeriyor. Jeneriği ile de göz kamaştıran bu dizinin 10 sezondaki tüm jenerikleri, güzel bir müzik eşliğinde, ardarda sıralanıyor. Buyrun.
Aşağıdaki resimlerimizde her sezonun posterleri. Bu da bir diğer özetimiz olsun.
1. Sezon


2. Sezon


3. Sezon


4. Sezon


5. Sezon


6. Sezon

7. Sezon

8. Sezon

9. Sezon

10. Sezon



Not : Söz konusu video, üzerinde de yazdığı üzere telif hakları sebebiyle daha sonra silinmiştir. Söz konusu şarkı; Nightwish - Last of the Wilds' dır.

4 Non Blondes - What's Up?

Blogta müzik ile ilgili yazılar yazıyor olsam da, çok fazla şarkı paylaştığım olmadı. Sonuçta burası blogger. Twitter veya Facebook değil. Ne psikolojik, duygusal durumumu millete anlatma derdinde oldum, ne de sevdiğim şarkıları paylaşıp, "bakın millet, benim tarzım bu" deme gereğini hissettim. Ne saçma sapan oyunlar oynamak istedim, ne de fotoğraflarımı herkese göstermek ihtiyacı hissettim. Benim olan, bana özeldir. Burası blogger, amacımız çok daha farklı. Neyse, konu bu değil. Aşağıda çok güzel bir parça var, onu sizinle paylaşmak istedim, görmeyen duymayan kalmasın bu şarkıyı diye. Şarkı, 4 Non Blondes diye, çoğunluğunu bayanların oluşturduğu bir alternatif rock grubuna ait. Grup 1989 yılında kurulup, 1 adet 1992 tarihli stüdyo albümü ve 1 adette 1993 tarihli konser albümü yayınlayıp, 1995 yılında gitaristi ve vokalisti Linda Perry' nin solo takılmak için ayrılması ile dağılmış. Şarkı zamanında ortalığı sallayıp, güzelce silkmiş bir şarkı. Buyrun.

16 Ağustos 2011 Salı

Şike Savaşları: Tarafını Seç


Temmuz ayının başında başlayan hala daha sonuca ulaşmayan şike konusunda hiç yazmadım. Çünkü hiçbir şey belli değildi ve medyada müthiş bir bilgi kirliliği vardı. Ne söylersem söyleyeyim, yalan olacaktı. 40 gün geçti, TFF sonunda (!) bir karar verdi. Yine hiçbir şey belli olmadığı için bundan sonra yazacaklarımın hepsi, tahmin, öngörü, olasılık senaryoları ve şüphelerden ibaret olacak. Hatta, "şu maçlarda şike oldu, yapanlar şu cezaları almalı vs.. " konuşmak istemiyorum. Bilgim olmayan şeylerden değil, sadece, medya-klüpler-TFF-taraftarlar dörtgeninde, olayların insanlarda nasıl cepheleşmeye yol açtığında bahsetmek istiyorum.

Öncelikle olaya ben bir nevi meşhur "ülke bölünüyor" komplo teorisinden bakmak istiyorum. Bir zamanlar bu ülkede sağ-sol olayları meşhurdu. Sonra bir ara Eraycılar-Melihçiler :). Son dönemlerin popüler konusu ise  Galatasaray-Fenerbahçe. Bu ikilik uzun zamandır sadece sportif düzeyde iken, şimdilerde meşhur şike operasyonunun simgesi haline geldi. -Bakın, simgesi diyorum, bu hiçbir zaman Galatasaray'ın savaşı olmadı, olmamalı-. Bir yanda şikenin olduğuna ve adı geçen kulüplerin ceza alması gerektiğine inanan kısım. Diğer yanda olayların yanlış anlaşıldığına inanan kısım. 

Galatasaray safında aslına bakarsanız pek bir kimse yok, Galatasaraylılar ve olası küme düşme senaryoları sonucunda üst lige çıkma hayali kuranlardan başka. Şu 40 günlük süreçte, kimi zaman Galatasaray cephesi bas bas bağırsa da, şu günlerde pek sesi çıkmıyor. Geçtiğimiz haftalardaki meşhur mektup olayından. O olaydan sonra Galatasaray camiasından şikeyle ilgili en ufak bir açıklama gelmedi, "sizde şike yapmışsınız" demesinler diye belki de. Belki de karar öncesi gündem değiştirilip, konuşan kesmin ağzı kapatıldı. Buyrun, bu da bir komplo teorisi. Peki bu Galatasaray' ın savaşı değilse neden çok fazla konuştu Ünal Aysal? İşte yanlış burda, Galatasaray' ın kesinlikle bu olaya uzaktan yakından dahil olmaması, hatta ezeli rakiplerine yardımcı bir tavır sergilemeye devam etmesi gerekirdi.

Diğer safta kimler var? Aslına bakarsanız herkes. Her ne kadar Trabzonspor - Fenerbahçe ve Beşiktaş - Fenerbahçe sürtüşmesi görsek te medyada, bu ikilikler aslında aynı saftalar. Çünkü mevzu bahis şike olayında her 3 takımında adı geçmekte. Başka? Anadolu kulüpleri. Onlar da ekonomik açıdan kendilerini düşündükleri için bu saftalar. Nasıl yani? Söz gelimi, olası bir küme düşme olayında, en basitinden Digiturk' un "Arkadaş benim dekoderlerimin yarısını Fenerbahçe' liler alıyor, onlar olmazsa ben cıngar çıkartırım" deme ihtimali çok yüksek. -Adamlar haklı tabi, milyonlarca dolarlık bir yatırım bu-. Digiturk, Anadolu kulüplerinin en büyük gelir kaynağı. Fenerbahçe' nin olmadığı lig, ekonomik açıdan zora sokacaktır haliyle. Bu olayın Digiturk' ünde işine gelmediği, az önceki cümlelerden anlaşılabilir zaten. Bu saftaki diğer kuvvet ise onlar. 

Peki ya TFF? Mehmet Ali Aydınlar' ın Fenerbahçe taraftarı olduğunu bilmeyen yok. Ama Fenerbahçe sevgisi, göz göre göre, -eğer takım suçlu bulunursa- suçlu olduğu halde takımını dünyaya karşı korumak kadar çok olamayacak. "Dur arkadaş" derler insana. TFF diyemezse bile, UEFA der. Yani M.Ali Aydınlar' ın elinden geldiğince tarafsız olması şart. Şu an bu konuda gerçekten kuvvetli endişelerimiz yok değil. TFF kendi ekonomik çıkarlarını ön planda tutmaya kalkmaz ise, er ya da geç, doğru kararı verecektir.

Yani aslında taraflar bile belirsiz kimi yerlerde. Herkes birbirine çatmaya başladı. Herkes bir şeyler söylüyor, ortalığı karıştırıyor. Bilen-bilmeyen yorum yapıyor. Hani konu siyaset olsa, kesin ülke karışıyor diyeceğim. Ama insan düşünmeden edemiyor, bunlar suni gündem de, başka şeylerin üstü mü örtülüyor?

Karar doğru mu? Herkese göre değişiyor. Doğru diyen de var, yanlış diyen de var. Bence, şu an için evet doğru. Açıklamalar kimilerine masal gelse de, hukuki dayanakları olan şeyler. Şu an itibariyle, TFF kendi cezasını kesemez. Kuvvetli şüpheler olsa da ortalıkta, gerekli cezaları vermesi için, savcılık nezdinde gerekli koşulları beklemesi gerekli. Bu süreç muhtemelen uzun sürecek. Ama sonunda gerçekler ortaya çıkınca, cezaların adaletli dağıtılması gerekli. Eğer bu olmazsa, bir şekilde kılıfına uydurulursa bazı şeyler, o zaman TFF' nin karşısına geçecek çok insan olacak. Ki aslında şu an ceza almadığına sevinen kulüpler, eğer adaletli ceza verilirse, çok daha ağır yaralar alacak şu an kine göre.

Sonuç olarak, futbol yerine tiyatro izlediğimiz paranoyalarıyla, eski tadında olmayacak bir lig başlayacak ve biz oturup, içimize sinmeyerek maçlarımızı izleyeceğiz. Karar, ceza, sonuç, küme düşme, puan silme vs.. çok sonra.

(Kim haklı-haksız, kim suçlu-suçsuz'dan geçtim, Türk Futbol'una sürülen bu kara lekeyi simgelemesi amacıyla yazımın başına fotoğraf olarak sadece siyah renk koyuyorum.)

7 Ağustos 2011 Pazar

Kime Bu Hareket?

Fernando Muslera bugün İstanbul'a gelmiş diye haberleri gezerken nette, Muslera' nın bir pozuna takıldım. İki elinin baş parmaklarını havaya kaldırarak poz vermiş. Sonra aklıma geldi, tüm yeni transferler aynı pozu verirler ilk kez basının karşısına çıktıklarında. Adet midir nedir? Gizli bir anlamımı var? Amaç nedir? Aşağıda bir kaç örnek.














5 Ağustos 2011 Cuma

Dexter Sezon 6

En sevdiğimiz seri katilimiz, Dexter' ımızın 6.sezonu için geri sayım başladı. 2 Ekim' de ilk bölümüyle start verecek olan yeni sezon, şimdiye kadar ki fragmanlardan anladığımız kadarıyla, yeni psikopat katillerle (Colin Hanks bunlardan biri), Lumen' in açtığı yaradan sonra iyice gaza gelen Dexter' la geliyor. Her sezonu ayrı tatda, her sene artan kalitesiyle Dexter' la ilgili son video, 6.sezon için bir önizleme mahiyetinde. Sıcağı sıcağına yeni yayınlanan fragmana buyrun.

2 Ağustos 2011 Salı

Ay Spik Şakır Şakır İngiliş



Arkadaşımızın ileri seviye (!) İngilizcesinin yanında, Guus Hiddink' in adamı bozmadan durumu toparlaması ve adamın yaptığı çeviriye dikkat.
Tweet