29 Eylül 2013 Pazar

Bir Veda' da Mr. White' a ...

Kimya, "dönüşümün" incelenmesidir.


Geçen hafta Dexter' a veda etmiştik biliyorsunuz. 8 sezonun her bölümünü heyecanla izlediğimiz Dexter' dan sonra bu hafta da bir başka fetiş dizimiz "Breaking Bad" nihayetine eriyor (Yani Dexter, Fatih Hoca ve Mr. White, bir haftada üç kayıp :) ).Yerel saatle gece 4' te son bölümü yayınlanacak. Daha önce bu dizinin neden bu kadar güzel olduğu ile ilgili bir yazımız vardı. O muhteşem karakterlere son bir veda etmeden önce, dizinin finalinin fragmanını paylaşalım istedim. Buyrun ...



25 Eylül 2013 Çarşamba

Güle Güle İmparator


Şimdi kim bilir arka planda neler neler oldu, biz bilemeyiz. Fatih Hoca' nın aklı Milli takımda, yeni sözleşmeyi kabul etmedi, başkanın telefonlarına çıkmadı, başkan kendinden daha üstün birini istemiyor, hoca TFF ile gizli şözleşme imzaladı, TFF başkanının Galatasaray' ı bitirmeye çalışması vs... spekülasyonlarını ve dedikodularını görmezden gelelim. Bu işte taraf yok. Herkes haklı veya haksız olabilir. Salt taraftar gözüyle bakalım olaya. Sadece duygusal olarak ...

Dibe vurmuştu Galatasaray. Art arda 3 maç kazanılmasa kulüp 14. olarak sezonu bitirecekti. Adnan Polat zorlukla tahtından indirildi ve yerine Ünal Aysal oturdu. Fatih hoca Galatasaray aşkıyla göreve geldi. Hasan Şaş, Ümit Davala, Taffarel. Eski ekip toplandı. Ve bir sene öncesinde küme düşmesinden bahsedilen takım, 2011-12 senesinde resmen destan yazdı. Küllerinden doğdu Galatasaray. İlk 2 dönemini unutun. Sadece bu dönem bile Fatih Terim efsanesini anlatmaya yeter.

Fatih Hoca' nın olmadığı sezonlarda biz nasıl izledik Galatasaray' ı? Korkarak, her rakipten çekinerek. Derbileri ezile ezile kaybederek. O tekrar geldi, ezeli rakiplerimizi yenmeyi, şampiyon olmayı, şampiyonlar ligini hatırladık. Rahat rahat maç izlemeyi hatırladık. Galatasaray olmayı hatırladık. 

Daha önce 2 kez veda ettiğimiz imparatorumuza bir kez daha elbette veda edecektik. Ama  böyle olmamalıydı. Kim bilir hangi fantastik düşüncelerle, böylesine bir kovulma gerçekleşti bilmiyorum ama bu, ne Galatasaray' a, ne başkanına ne de yönetimine yakışmadı. Geçen sene Alex' in Fenerbahçe' den gitmesini nasıl yüreğimiz burkularak izlediysek, bugün aynı şey, daha ağır şekilde bizim başımıza geldi. Güle güle İmparator. Galatasaray' ı sensiz sevmeye çalışacağız ...

Resim Kaynak;

15 Eylül 2013 Pazar

4. yıl


Bundan tam üç yıl önce keyifli bir yolculuğa başlayan blogumuz, bu gün itibariyle 4. yaşına girmiş bulunmakta. Geçen bu 3 yıl içerisinde, yukarıda bannerın altında görebileceğiniz gibi farklı farklı mevzulardan bahsettim. Canım ne isterse dedim, gerisine karışmadım.

3 yıl, 311 yayın, 117998 sayfa görüntülenmesi. Kısa bir an bile olsa, ismailinc.com alan adı altında yolculuğumuza eşlik edenlere selamlarımla ...

Tarkan - Bekle


Hani bazı şarkılar vardır ya, üzerinden onlarca yıl geçse de hala dinletir kendini. Veya dinleyen için çok anlamı vardır, her dinlediğinde ilk günkü hislerine bulanır anında. İşte böyle bir şarkı, Tarkan' ın Bekle isimli parçası. 1994 çıkışlı "Aacayipsin" albümünün A4 no' lu parçası "Bekle", üzerinden 20 yıl geçmiş olmasına rağmen, benim için eskimeyen ve düzenli bir şekilde dinlediğim bir eser. Bence dünyadaki en güzel ilk 50 saniyeye sahip bu şarkı. İnsanın tüylerini diken diken eden bir intro. Sözleri kimbilir ne anlamlar uğruna yazılmıştır ama siz kendiniz envai çeşit anlam yükleyebilirsiniz. Sözler Ümit Sayın, Müzik Ozan Çolakoğlu' na aitmiş bu arada.

Bu şarkıyı biliyorsunuzdur mutlaka. Hemen hemen her eve girmiş bir albümde (kasette :-)) yer alır kendileri. Bir kez daha, daha dikkatlice dinleyin efendim. Pek bilinmeyen, şarkıya tematik olarak uygun, uzakdoğulu bir ablayla oynadığı klibiyle. 



Bekleyiş, sonsuz ölüm gibi ...

12 Eylül 2013 Perşembe

Şampiyonlar Ligi ve Türkiye 2013



Şampiyonlar Ligi heyecanını yaşamamıza 1 hafta kala, yaklaşık 2 sene önce yaptığımız "Şampiyonlar Ligi ve Türkiye" yayının güncelleyerek tekrar fırına sokalım dedik. Bu sene 22. kez sahne alacak bu futbol şöleninde geride kalan 21 yılda Türk takımlarının gösterdiği performanslarını istatistiklerle beraber inceleyelim hep beraber.

Şampiyonlar Ligi'ne şimdiye kadar 5 farklı takım göndermişiz. Galatasaray, Fenerbahçe, Beşiktaş ve Bursaspor. Trabzonspor. Bu sene Galatasaray' ın, geçen sene olduğu gibi direkt gruplardan başlayacağı 2013-14 Şampiyonlar Ligi sezonuna, Fenerbahçe play-off turunda veda ettti. Öncelikle bu 5 takımın yıllara göre nasıl performans gösterdiğini sayıların yardımıyla inceleyelim. (Grup ve sonraki aşamalar dikkate alınmıştır, ön eleme aşamaları dahil edilmemiştir.)

Galatasaray A.Ş.

Galatasaray, Şampiyonlar Ligi'ne ilk katılan kulübümüz. ŞL' nin 2.sezonu olan 1993-1994 sezonunda ilk kez boy gösteren Galatasaray, o sezon hiç galibiyet alamadan, 2 puanla, sonuncu olarak elenmişti. Düzenli olarak 2004 senesine kadar katıldı bu kupaya Galatasaray. Özellikle o sene, ŞL' ne en çok katılan takımların başında geliyordu. 5 sezon o yıldızlı yamayı koluna takamadıktan sonra 2012-13 sezonunda arenaya geri döndü ve çeyrek finale yükselme başarısı gösterdi. Toplamda 11 sezon bu lige iştirak etmiş, 4 kere gruplardan çıkmayı başarabilmiş ve çıkabildiği en yüksek aşama iki kez çeyrek final. Gruplarda 6 kez sonuncu, 2 kez 3. ve 5 kez de 2. olmuş. Grup liderliği başarısına henüz ulaşamamış. Bu 11 sezon boyunca 76 maça çıkıp, 24 kez galibiyet, 21 kez beraberlik ve 36 kez mağlubiyet görmüş. Attığı 87 gole karşılık 129 gol görmüş kalesinde. Şu an itibariyle, Türk takımları arasında en çok bu lige katılan ve en başarılı kulüp olduğunu söyleyebiliriz.  



Fenerbahçe S.K.

Galatasaray'dan sonra ŞL arenasında gördüğümüz ikinci takım Fenerbahçe oldu. 1996-97 senesinde katıldığı bu ligde, ilk sezonunda 3. olarak o zamana kadar ki en iyi sonucu elde etmişti. 40 yıldır sahasında bir Avrupa kupası maçı kaybetmeyen Manchester United' i 1-0 yenme başarısını göstermişti. 6 sezon bu kupada yer alan Fenerbahçe, 1 kez gruplardan çıkabilirken, o sezon bir de tur atlayarak çeyrek finale çıkmıştı. Gruplarda 3 kez sonuncu, 2 kez 3. ve 1 kez de 2. olan Fenerbahçe, grup liderliği başarısını henüz gösterememiş. Toplamda 40 kez maç yaparken, 11 galibiyet, 6 beraberlik ve 23 mağlubiyet görmüş. 42 gole karşılık ise 70 gol yemiş. 


Beşiktaş A.Ş.

1997-98 senesinde ŞL' ne katılan 3. Türk takımı oldu Beşiktaş. Katıldığı ilk sene grubunda 2 galibiyet alma başarısını göstermişti (Bunlardan biri 3-0 Barcelona galibiyeti idi). 5 sezon katıldığı bu ligde minimum 4 puan alan Beşiktaş, bu özelliği ile diğer 3 takımımızdan daha önde. Gruplardan çıkma başarısını hiç göstermemiş. 2 kez sonuncu, 3 kez de 3. olurken, 2. veya liderlik başarısı yok. Çıkabildiği en yüksek aşama grup aşamaları zaten. 2003-04' te topladığı 7 puan, en iyi performansı. Toplamda 30 maçta, 8 galibiyet, 3 beraberlik ve 19 mağlubiyet görürken, attığı-yediği gol hesabı ise 22-56. 

Bursaspor

2009-10 sezonunda şampiyon olarak, Türk futbolunda bir nevi devrim yaratan Bursaspor, ŞL' ne sadece 1 kez katılabildi. Bu tek sezonda ise grup aşamasında 1 beraberlik ve 5 mağlubiyetle sonuncu oldu. Attığı 2 gole karşılık kalesinde 16 gol gördü. Henüz yolun başında diyebileceğimiz Bursaspor, umarız ilerki yıllarda daha çok bu arenada boy gösterir.

Trabzonspor A.Ş.

Son CAS davasından sonra iyice muallak haline gelene 2010-11 futbol sezonunda averajla Fenerbahçe' nin ardından 2. olan Trabzonspor, o sezon Fenerbahçe' nin tedbir amaçlı kupa dışı kalması sebebiyle, Fenerbahçe' nin yerine gruplara direkt katılmıştı. İlk maçında deplasmanda Inter' i 1-0 yenme başarısını gösteren Trabzonspor, bu şaşaalı girişten sonra aynı başarıyı gösteremedi. Lille' le beraber kalıp, CSKA' ya yenilen Trabzonspor, daha sonra oynadığı son 3 maçta da berabere kalarak grubunu 3. sırada bitirdi. Hatta gruptan çıkma şansını son maça kadar taşıdı. Şampiyonlar liginde tek sezonundan geride hoş hatıralar bırakarak ayrıldı.


Bu 4 takımızın kendi içlerinde gösterdikleri performansları inceledikten sonra, Türk takımlarının ŞL arenasındaki ilginç istatistiklere göz atalım.

* ŞL' ne en çok katılan takım, 11 sezonla Galatasaray, en az katılan takım 1 sezonla Bursaspor ve Trabzonspor.
* En çok maç yapan takım, 84 maçla Galatasaray, en az maç yapan takım ise 6 maçla Bursaspor ve Trabzonspor.
* İlk kez katılan takım Galatasaray.
* Katıldığı ilk sezon en çok puan toplayan takım, 7'şer puan la Fenerbahçe (1996-97) ve Trabzonspor (2011-12).
* Gruplarda bir sezonda en çok puan, 11 puan ile Fenerbahçe'nin (2007-08).
* Gruplarda bir sezonda en az puan toplayan takım, 0 puan ile Fenerbahçe (2001-02).
* Gruplarda bir sezonda en çok gol atabilen takım, 10'ar golle Galatasaray (1999-00, 2000-01) ve Fenerbahçe (2004-05).
* Gruplarda bir sezonda en az gol atabilen takım, 1 golle Galatasaray (1993-94).
* Gruplarda bir sezonda en çok gol yiyen takım, 17 golle Beşiktaş (2000-01).
* Gruplarda bir sezonda en az gol yiyen takım, 4 golle Galatasaray (2001-02).
* İlk kez gruplardan çıkan takım, Galatasaray (2000-01).
* Galatasaray' ın ilk puanı: Barcelona 0-0 (1993-94).
* Galatasaray' ın ilk golü: Spartak Moskova 1-2 (1993-94).
* Galatasaray' ın ilk galibiyeti: Barcelona 2-1 (1994-95).
* Fenerbahçe' nin ilk puanı: Rapid Wien 1-1 (1996-97).
* Fenerbahçe' nin ilk golü: Rapid Wien 1-1 (1996-97).
* Fenerbahçe' nin ilk galibiyeti: Manchester United 1-0 (1996-97).
* Beşiktaş' ın ilk puanı: PSG 3-1 (1997-98).
* Beşiktaş' ın ilk golü: PSG 3-1 (1997-98).
* Beşiktaş' ın ilk galibiyeti: PSG 3-1 (1997-98).
* Bursaspor' un ilk puanı: Rangers 1-1 (2010-11).
* Bursaspor' un ilk golü: Valencia 1-6 (2010-11).
* Trabzonspor' un ilk golü: Inter 1-0 (2011-12).
* Trabzonspor' un ilk puanı: Inter 1-0 (2011-12).
* Trabzonspor' un ilk galibiyeti: Inter 1-0 (2011-12).
* Takımlarımızın aldığı en farklı galibiyetler; Galatasaray - Rosenborg 3-0 (1998-99), Hertha Berlin - Galatasaray 1-4 (1999-00), Beşiktaş - Barcelona 3-0 (2000-01), Fenerbahçe - Manchester United 3-0 (2004-05), Fenerbahçe - PSV 3-0 (2005-06)
* Takımlarımızın aldığı en farklı mağlubiyetler; Galatasaray - Chelsea 0-5 (1999-00), Leeds United - Beşiktaş 6-0 (2000-01), Barcelona - Beşiktaş 5-0 (2000-01), Manchester United - Fenerbahçe 6-2 (2004-05), Liverpool - Beşiktaş 8-0 (2007-08), Fenerbahçe - Arsenal 2-5 (2008-09), Valencia - Bursaspor 6-1 (2011-12), Bursaspor - Valencia 0-4 (2011-12).
* Takımlarımızın grup aşamalarına katılamadığı sezon; 1995-96.
* Takımlarımızın toplam performansı;


Yukarıdaki istatistiklere baktığımızda, 21 sezonun sadece birine iştirak edememiş Türk takımları. Alınan mağlubiyetlere ve grup sonlarına demir atmalara rağmen, istikrarlı bir şekilde katılım sağlanmış. Galatasaray' ın ortalığı sallayan nice başarısının ardından 5 sezon (2007-2012) lige dahil olamaması, Fenerbahçe' nin performansları arası istikrarsızlığı, Beşiktaş' ın istikrarlı 4-7 puan arası performansı, Trabzonspor' un katıldığı tek sezonda gruptan çıkmanın kıyısından dönmesi gözümüze diğer çarpanlar. Her sene en az bir takım göndersek te ŞL' ne, bizim aradığımız eskisi gibi gruptan çıkıp-çıkmama stresine girmek, en azından çeyrek final görmek ve Karpaty Lyiv, Young Boys gibi takımlara elenmeyip, devlerle çarpışmak. Umarız yakın zamanda takımlarımız -eskisi gibi- olup, Avrupa'yı titretir. Geçtiğimiz sene Galatasaray (Avrupa Liginde de Fenerbahçe) bu heyecanı bize yaşattı. Umarım bu, her sene olur.

Kaynaklar:

Resim Kaynak:
http://thesportsquotient.com/soccer/2013/05/25/uefa-champions-league-final-preview/

7 Eylül 2013 Cumartesi

Spor-Toto Super Lig 2013-2014 Formaları



Her sene adet ettiğimiz üzere Spor Toto Süper Lig kulüplerinin forma kataloğunu bu sene de yayınlıyoruz. TFF' nin kendi sitesinde her takım için ayrı ayrı lansman ettiği formaların derli toplu hali 3 senedir karşımıza çıkmıyor. Formalara karşı özel ilgim olduğundan hepsini tek bir pdf dosyasında topladım yine bu sene de. Ancak ayrıntılı inceleme yapamayacağım şimdilik.

"Katalog arşivimde de olsun, ver şu pdf formatını" diyorsanız, tıklayınız (mediafire).

"Bekleyemem şimdi, hani şu online dergi gibi oluyo ya, ondan olsun diyorsanız", buyrun.
"Uğraşamam, koy şunları alt alta, öyle bakayım diyorsanız", aşağıdaki Devamı linkine bi zahmet dokunuverin.

5 Eylül 2013 Perşembe

World War Z ve İsrail Propagandası


Vaktiyle sinemada izleyemediğim için üzüldüğüm ve "Beklediğimiz Filmler" arasında yer alan World War Z filmini, internet teknolojisi sayesinde sonunda izlemeyi başardım. Zombi hikayelerini sevmem, Brad Pitt amcamızın ve Sarah Linden ablamızın olması daha da bir çekti kendine beni. Heyecanla başına geçtim filmin. Heyecanımın kısa sürede tiksinme duygusuna dönmesi fazla uzun süre almadı ama. Neden mi? Filmin kötü olmasından değil (sinematik açıdan konuşmayacağım), filmin içerisine serpiştirilmiş İsrail progapandası sebebiyle.

Fazla spoiler vermemeye çalışarak aşılanmaya çalışılan İsrail sempatisini anlatmaya çalışayım. Filmin ortalarında doğru İsrail' e gidiyoruz. Sözüm ona İsrail, gelen tehlikeyi önceden sezmiş (Münih katliami gibi olayları hatırlatarak acındırma da yapıyorlar arada) ve kendine savunma duvarı oluşturmuş. Bütün dünya zombilerden kırılırken, arkadaşlarımız gayet rahatlar. Tabi film icabı onlar da savaşıyor zombilerle ilerleyen dakikalarda, ama ne kahramanca direniyorlar görmelisiniz. Olayların başlamasından kısa süre öncesinde çalınan İsrail propagandası içerdiği bariz şarkıyı saymıyorum bile. Sahnenin birinde resmen gözümüzün içerisine İsrail bayrağı sokuşturuluyor. Brad amcamıza yön veren bilge kişilik, Mossad ajanı. Hikayenin geri kalanında ikinci kahraman rolüne soyunan hatun, karşıt cinslerine taş çıkartacak kadar sağlam bir asker, tabi ki İsrail' li o da.


"İyi de olabilir, ne var bunda" diyebilirsiniz. Altı üstü bir film. Ama öyle olmuyor işte. Yıllarca Amerikan sempatizanı olarak yetiştirilmeye çalıştık bu filmler kullanılarak. Hep Amerika' yı kurtardık. Kahramanlarımız hep orda doğdu büyüdü. Sırada İsrail ve Yahudi sempatizanlığı var. Yapımcı şirketleri teker teker araştırdım acaba aralarında İsrailli yapımcı mı var diye, ancak bulamadım. Gerçi İsrail' in hiçbir siyasi ayak oyunları bariz bir şekilde önümüze sürülmedi tarih boyunca. 

Bu filmde gözümüze sokulmaya çalışılan sempati propagandasını gören bir ben değilim zaten. Özellikle yabancı sitelerde yaptığım araştırmalarda, bundan bariz rahatsız olan ciddi bir kesim var. Bunların arasında İsrail' li kaynaklar dahi var, şunun gibi. 

Yukarıda verdiğim link ve bir kaç başka kaynaktan edindiğim biilgilerden başka bir ilginç mevzuyu da öğrendim. Filmi sinemada izlemediğim için bundan bihaberdim. Ülkemizde gösterimlerde, Israel ve Jerusalem kelimeleri Ortadoğu olarak çevrilmiş. Hatta dublajlı gösterimlerde dahi, altta Israel yazarken dış ses Ortadoğu deyip durmuş. Biz elin İsrail' ine propaganda yapıyorsun diye duralım, kendi ülkemizde sanat siyasete kurban gidiyor.


Çok ümitler besleyip izlediğim World War Z filmi, yukarda anlattığım iki olay yüzünden resmen yapmacık ve haset bir siyasetin oyuncağı oldu benim gözümde. Çok siyasetten anladığımı söyleyemem ama işin içine neleri soktuklarını görmeyecek kadar da kör değilim. Devamı çekilecekmiş. İzler miyim ki?

Resim Kaynak;
http://www.soundonsight.org/world-war-z-a-strangely-bloodless-sometimes-incoherent-zombie-movie/
http://www.timesofisrael.com/in-turkey-world-war-z-is-no-world-war-zion/
http://cinemainterruptus.wordpress.com/2013/06/22/movie-review-world-war-z/world-war-z-israel-2/
Tweet