31 Aralık 2010 Cuma
26 Aralık 2010 Pazar
Reklam Müzikleri
Televizyonun ve Tv kanallarının evimizden içeri girip, kültürümüze demir atmasının üzerinden yanlış bilmiyorsam 40-42 yıl falan geçti. Bu kanalların içini zamanla diziler, maçlar, filmler, haberler, yarışmalar vs.. doldurdu. Bunların arasını ise reklamlar.
Reklamlar çoğu zaman zapping denilen (eskisi kadar bu kelime kullanılmıyor) aktiviteyi yapmamızı sağlasa da, özellikle tek kanallı dönemlerde, başka alternatif olmadığı için mecburi istikamet oldu. Hatta -nedenini hala daha anlayamadığım bir şekilde- çocukların ilginç bir ilgisine maruz kaldı.
Şimdi reklamlardan neden bahsettik? Son zamanlarda (gerçi bir tanesi bayadır var ama) dilime dolanan iki tane reklam şarkısı var. Söyledikçe söyleyesim geliyor. Biri Totoya' nın, hani şu arka koltukta uyuyan küçük çocuklarla çektiği reklamın müziği. O şirinlik abidesi çocukların üstünde birde böylesine sevimli bir jingle olunca, tadından yenmiyor reklam. Şarkının solisti tanıdık bir isim. Vega' dan Deniz Akyüz. Aşağıdaki videodan dinleyiniz.
Diğeri ise ünü dünyayı dolaşmaya başlayan beyaz eşya markası Beko' nun. Eskiden kullandıkları "oo bekoo" nakaratını yeni şarkıya cuk diye oturtunca, tadından yenmez bir jingle ortaya çıkmış. O kadar arka arkaya dinliyorum ki, sözlerini bile ezberledim artık. Bunu da aşağıdaki videodan dinleyiniz.
Hal böyle olunca insanın en yakın bayilerine koşup o ürünlerden alası geliyor. Reklam müziklerinin ne kadar etkileyici olabileceğini gösteren iki örnektir yukarda bahsettiğimiz jingle lar.
(Keşke öyle olsaydı ama, bu yazıdan reklam parası almıyorum :) )
16 Aralık 2010 Perşembe
Standart Transfer Politikası
Adnan Polat'ın başkanlığı süresince yönetim tarafından yapılan -özellikle yerli- transferlerin çoğunluğunda şu özellikler gözümüze çarpıyor:
1-) Bonservissiz ve ya kelepir oyuncular.
2-) Takımları tarafından gözden çıkarılmış, kadro dışı bırakılmış veya anlaşamamış oyuncular.
3-) Düşüşte olan ve Galatasaray'da tekrar yükselişe geçmek isteyen oyuncular.
4-) Bonservisi pahalı ise, satın alma opsiyonu ile kiralanan ama bonservisi alınmayan oyuncular.
1-) Bonservissiz ve ya kelepir oyuncular.
2-) Takımları tarafından gözden çıkarılmış, kadro dışı bırakılmış veya anlaşamamış oyuncular.
3-) Düşüşte olan ve Galatasaray'da tekrar yükselişe geçmek isteyen oyuncular.
4-) Bonservisi pahalı ise, satın alma opsiyonu ile kiralanan ama bonservisi alınmayan oyuncular.
Yukarıda saydığımız özelliklerin en az birine sahip son dönem transferleri yeniden eskiye doğru bir sayalım isterseniz. Mehmet Batdal, Serdar Özkan, Musa Çağıran, Ali Turan, Zvezjdan Misimovic, Emilliano Insua, Gökhan Zan, Mustafa Sarp, Caner Erkin, Joao Alves, Giovanni Dos Santos. Bu seçtiğim isimlere şöyle bir bakın, hangisi hakkında olumlu konuşulabilir.
Peki ya son günlerde ortalıkta dönen 3 isime ne demeli? Henüz söylenti seviyesinde, doğrulama gelmedi. Eren Albayrak, Fatih Tekke, Kazım Kazım. Yukarıda ki özelliklere sahip yeni transfer paketi. Heyecanlanmaya gerek var mı?
11 Aralık 2010 Cumartesi
Ali Sami Yen' in Kemikleri Sızladı
Galatasaray'ın kurucusu Ali Sami Yen'in adını taşıyan statda oynanan son lig maçında, Galatasaray, Gençlerbirliği' ne 2-0 yenildi. Çok konuştuk, çok şey söyledik, üstüne bir kelam dahi etmek anlamsız artık. Beşiktaş' lıların dalga geçtiği gibi -gelecek sene maçları TRT'den seyretmeye- doğru ilerliyoruz sanki. Ali Sami Yen' in mezarında kemiklerini sızlatan milyon Euro' luk arkadaşlar utansın ...
Endüstriyel Futbolun Zaferi
Son yılların efsane kulubü FC Barcelona' nın bir diğer özelliği de formasına hiç reklam almamasıydı. Tam 111 yıl "benim formam satılık değil" dedi herkese. Son bir kaç yılda ise Unicef' i hayır olayına girelim diye taşıdılar. Ama bu senenin ikinci yarısından itibaren onlar da endüstriyel futbola yenik düşüyorlar. Zira yıllık 30 milyon Euro karşılığında artık formalarını satışa çıkarmış oldular. Katar Emiri Şeyh Hamid Bin Halife El Tani tarafından 1995'te eğitim ve bilimsel araştırma projeleri için kurulan Katar Vakfı ( Qatar Foundation) artık Barcelona' nın tarihindeki ilk reklamı. Unicef ise taşınmaya devam edecek ama formanın neresinde olacağı şu an için belirsiz. Muhtemelen sırtta olacaktır.
Dünyayı yenseniz, para olmayınca olmuyor. Yukarıda, bu sezonki formalarında bu reklamın nasıl duracağına dair bir önizleme var. Photoshop sağolsun.
10 Aralık 2010 Cuma
4 Aralık 2010 Cumartesi
Güzel Formalar #4: Fenerbahçe&Beşiktaş (1993-1994), Trabzonspor (1994-1995)
Fenerbahçe 1993-1994 Dış Saha |
Güzel formalar serimizde bu sefer ki formalar ilginç bir seçim oldu. Çünkü yukarda resmini gördüğünüz forma 1993-1994 sezonuna ait. Fenerbahçe' nin beyaz deplasman forması sağ omuzdan sağ baldıra kadar uzanan sarı-lacivert Adidas 3 çizgisini içeriyor. O dönem Adidas omuzlara ve şortlara üç çizgi koyma adetinden kısmen vazgeçmişti. Sözü edilen kalıp, o dönem bir çok takımda kullanıldı. Bizde kullananlardan biri de Beşiktaş'tı. Beşiktaş'ın bu formaları, iç saha formasındaki siyah çizgilerle ve mor formasındaki siyah-beyaz çizgilerle hatırlanır.
Beşiktaş 1993-1994 İç Saha |
Beşiktaş 1993-1994 3rd |
Bu tasarımı kullanan bir diğer takımımız da Trabzonspor'du. Beyaz away formalarında bordo-mavi çizgiler vardı.
3 Aralık 2010 Cuma
2010 En İyiler
uefa.com' un 2010 yılı için en iyi 11 oylaması başladı. Sizde yazının başındaki linkten girip "Rüya Takım" ınızı oluşturabilirsiniz. Benim seçimim aşağıdadır (Gerçi Barcelona ağırlıklı bir kadro oldu ama eklemediğim David Villa, Valdes falan da var :), Ronaldo'da kişiliğini sevmediğim için yok, yani tam anlamıyla en iyiler değil :).)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)