Bir haber sitesinde geçen hafta yayınlanan bir habere denk geldim tesadüfen bugün. Aşağıya bir screenshot koydum, bu yazıyı okumadan önce bu haberi sizde okuyun (resmi büyütmek için üzerini tıklayınız) .
Haberin konu içeriğinde çeşitlilik mevcut. Fantastik Edebiyat (Sinema, dizi ve romanlar için aynı terimi kullanıyorum), bunun çocuklar üzerine etkisi, bu yapımlarda geçen büyücülük gibi öğelerin paganizm propagandası yapması iddiası vs.. Fantastik Edebiyat, benim de ilgimi çektiğinden bu habere kayıtsız kalamadım ve yukardaki konu içerikleri hakkında birkaç şey söylemek istedim.
Fantastik Edebiyat, özellikle 1950' li yıllarda J.R.R. Tolkien' in edebiyat sanatına armağan ettiği "Yüzüklerin Efendisi" üçlemesiyle ciddi ses getirdi ve popüler olmaya başladı. Aslında öncesinde, masallar, efsaneler, mitler de aynı amaca hizmet ediyordu: Hayal etmek. Edebiyat çevreleri, önceleri bu uydurulmuş evrene sırt dönseler de, zamanla gerektiği saygıyı göstermeye başladılar. Sinema sanatındaki teknolojik imkanların artmasıyla, bu tarz hikayeler daha kolay beyaz perdeye aktarılmaya başlandı. TV dünyasına geçişte, haliyle zamanla kolaylaştı. Yani, eski zamanlarda babalarının anlattığı masallarla uyuyan çocuklar, artık resimli, diyaloglu, müzikli hikayeleri izlemeye başladı.
Sinema, dizi, edebiyat. Bunlar birer sanat. Sanatçı dilediğini düşünmekte özgür. Beğenen takip eder, beğenmeyen etmez. Hele fantazi edebiyatının sınırı yoktur. Yazar, o fantastik dünyanın kurucusudur. O yüzden o dünyanın kurallarına uyma veya uymamak, gönderdiği alt metinleri, mesajları ciddiye alıp almamak sizin bileceğiniz iştir. The Matrix'den veya Yüzüklerin Efendisi' nden hoşlanıp hoşlanmamak tamamen sizin tercihinizdir. Game of Thrones' da da durum aynı. Camelot' ta da, Merlin' de de. Hatta beğenmeyip dalga geçtiğiniz Sihirli Annem' de de. Büyücülük, fantastik bir öğedir ve bu edebiyatın içinde de sıkça kullanılır. Yapımlarda geçen olayların, -evrensel doğrular- gibi sunulması, zaten kendi dünyalarında doğrular olmasından kaynaklanır.
Dini motiflerden bahsedilmiş haberde. Aklı başında, inancı olan hiçbir insanın, bu yapımlardan etkilenip, "ben hristiyan olucam, putperest, ateist olucam" diyeceğini hiç zannetmiyorum. Paganist öğeler taşıdğı iddialarına ise şöyle cevap vereyim; Öncelikle, paganizm putperestlik değildir. İlahi dinler öncesinde, Tanrı arayışı sırasında, her kültürde ortaya çıkmış muhtelif dini akımların hepsine verilen ortak isimdir. Türk tarihinde ise, mitolojik öğelerden beslenen dinlerdir. Bozkurt, Dede Korkut, Ergenekon destanları vs.. Türk paganizmine örneklerdir. Tanrı arayışı sırasında, put diye tabir edecebileceğimiz semboller ortaya çıkmıştır. Bu yüzdendir ki, paganizm i putperestlik olarak tasvir eden ciddi bir kesim vardır. Kendilerine göre haklılardır ama, asıl konunun, Tanrı arayışı olduğunu da unutmamak lazım. Fantastik dünyaların çoğunda da bu arayış vardır, çok azında ilahi dinler olduğu bigi o dünyalara transfer olmuştur. Üstelik din de bir felsefedir ve fantezi edebiyatının bu felseden beslenmek istemesi tuhaf karşılanmaz. Yaşadığımız çağda, bu arayışlar sona erdiğinden, yani herkes kendi inancına sahipken, kötü niyetli de olsa her yapımdan etkilenmemiz söz konusu değildir.
Gelelim çocuklar üzerindeki etkiye. Yabancı diziler zaten geç saatlerde yayınlandığı için, bilinçli bir anne-baba bu yapımları çocuklarına izletmez. Hatta çocuk kendisi izlemez. Çünkü, çocukların izleyebileceği seviyede değil. Yerli fantastik diziler ise zaten çocukları hedef alarak yapılmış ürünler. Onlar yoktu eskiden, Voltron, Ninja Kaplumbağalar, Pokemon vs.. vardı. Superman, Örümcek Adam, Heman vardı. Bunun önüne geçemezsiniz, her daim çocuklar için fantastik yapımlar olacaktır. Hatta olmalıdır da. Çocukların hayal güçlerini geliştirmek için böyle yapımlar izlemesi, olması gereken bir durum. Tabi bunu kontrol altında yapmak lazım. Anne-babanın, Pokemon gibi uçmadan önce, çocuğun durumunu takip etmiş, bunu engelleyecek aşamada olması gerekir. Hayal gücünü geliştirmek için çocuklarına hikayeler anlatmalı, ama mevzu bahis olayların tamamen uydurma olduğu bilincini de aşılamaları lazımdır. Yani çocukların, sınırları aşmamak kaydıyla, kontrol altında fantastik dünyalarda gezinmelerinin sakıncası yoktur. Üstelik çocuklarımızı zehirleyen çok daha ciddi ve tehlikeli şeylerin olduğunu söylemiyorum bile.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder