Nedir Bu Gereksiz Blogun Amacı?

Özet:
Kendi ismimi kullanmamdan anlayabileceğiniz üzere bu blog kişiseldir ve kendi hobilerimi baz alarak 3-5 bir şeyler karaladığım, sosyal medya organlarına nazaran tercih ettiğim bir platformdur. Yani günlük hayatınızda arkadaşlarınızla yaptığınız dostça sohbetlerin hepsinin, internet üzerindeki kişisel bir kopyasıdır.

Giriş:
Geçtiğimiz zamanların birinde, duyduğum bir cümleden (eleştiri diyelim) sonra başlıktaki sorunun cevabını yazmaya karar verdim. İçinde gereksiz ve işe yaramayacak zırvaların bulunduğu bu istasyon, ne işe yarar? Amacı nedir? Ne gerek var?

Gelişme:
Bu işe başlayalı 3 sene oldu. Çıkış amaçlarımdan biri düzenli takip ettiğim üstat bloggerların ürünlerine benzer bir şey yapmaktı. Sadece okumayı değil, yazmayı da istedim. 3 kişi okusun, 5 kişi okusun. Ya da kimse okumasın. Ben yazayım yeter. Diğer amacım ise, o dönemde altın çağını yaşayan sosyal medya türevlerinin saldırısından kaçarak başka bir limana sığınmaktı. Madem bir paylaşım yapacağım, bunu başkalarının koyduğu limitlerle değil, müdahale edebileceğim tasarımlar dahilinde yapmalıydım. Beğen, paylaş, retweet et tuşları arasında sıkışıp kalmamalıydım. Söyleyeceğim şeyleri zorla insanların ana sayfalarına düşürmek, fotoğraflarımı insanların gözüne sokmak ve bir sms  rahatlığı bile yaşayamadan laflarımı 140 karaktere sıkıştrımak istemedim. İsteyen beni burdan bulsun dedim. Bu yüzden uzunca süre Facebook kullanmadım, yalnızca gündem takip etme amaçlı Twitter' la yetindim.

Peki tema ne olacaktı? Aslında herkes bildiği şeyden konuşmalı. Kayıtlarda mesleğim Kimya Öğretmenliği. Bunun üzerine yazmak istedim. Ama bir blogu dolduracak konu bulamazdım. Bunun dışında bir tema seçsem, konuyla ilgili her gelişmeden sonra burayı işgal etmem gerekirdi. Ancak mesleğim gereği yoğun çalıştığım için canımın istediği her zaman bir şeyler karalayamazdım. O zaman ne yapmalı? Her şeyi bildiğini zanneden, toplumun hiç hazzetmediği insanlar gibi olmadan her şeyden biraz bahsetmeli. Ancak, birazcık ta olsa fikrimin olduğu ve hoşuma giden her şeyden. Zaten her insanın sevip sevebileceği, hobi niyetine uğraşacağı pek fazla şey olmaz. O zaman bende karar verdim, hobi niyetine takip ettiğim her konu için 3-5 bir şey yazacağım. Arada özel günler kutlayacak, 1-2 satır kendimden konuşacağım. Amatörce çektiğim fotoğrafları paylaşacak, beğendiğim müzik, kitap, filmlerden bahsedeceğim. Yani aslında tamamen kişisel beğenilerden yola çıkarak, kendimce yorumlar yapacağım. Zaten blog olayının çıkışı budur, günlük yazmaktır. 

Aslında tabi ki bahsettiğim konuların kendi içinde uzmanları var. Onlar gibi olamam ve olmaya çalışmak ta saygısızlıktır. Galatasaray taraftarıyım, ama takımı benden daha iyi analiz edecek yazarlarımız var, onlar bu işin uzmanı ve bu işten ekmek yiyen insanlar. Fotoğraf paylaşıyorum mesela, profesyonelliğin yanından bile geçmeyecek seviyede. Tamamen simgesel. Beğendiğim bir şarkıyı paylaşıyorum, yorumlarım amatörce. Gördüğüm bir köprüyü anlatıyorum ama bir çelebi değilim. Kitaplardan bahsediyorum, hoşuma giden şiirleri yayınlıyorum, bir edebiyatçı olarak değil. Filmleri kritize ediyor, fragman koyuyorum ama sinemacı gözüyle değil. Özetle, kimya içeriğinin dışındaki her şey benim uzmanlığımın dışında olduğu için bunları standart halk gözüyle yorumluyorum. Gerçi herkes sosyal çevresinde kendince bir uzman ya, neyse.

Sonuç:
Tesadüfen bir google web veya resim aramasında, sosyal medya üzerinde verdiğim linklerle, bir yerlerde yazdığımı gördüğünüz site adresinde veya salt beni tandığınız için buraya gelmiş olabilirsiniz. Direkt x ve ← işaretiyle geldiğiniz yere geri dönebilir veya gözünüze çarpan ve ilginizi çeken bir mevzunun peşinde yolculuğunuza devam edebilirsiniz. Ama şunu unutmayın, bu blog kişiseldir ve günlük hayatınızda arkadaşlarınızla yaptığınız dostça sohbetlerin internet üzerindeki kişisel bir kopyasıdır. 

Hiç yorum yok:

Tweet