Bu maçın anlamı çok daha farklıydı bizim için. 3-0 lık yenilgi için "hadi neyse" lafının ardına "yuh artık" cümlesini eklediğimiz 1-0 Azerbaycan mağlubiyeti. Biraz "ya tamam, ya devam" zihniyetiyle çıkılan bir maçtı bu akşam ki mücadele. Türkiye önce maça iyi başladı diyebiliriz, ama sonra bir kitlenme söz konusu oldu. Ta ki "taçtan ofsayt olmazmış" şaşkınlığıyla gelen gole kadar. Sonra tekrar kitlenme, Avusturya' nın arada yoklamaları, hakemin ortamı geren birkaç yanlış kararı, Gökhan Gönül' ün enfes rahatlatma golü ve kurtarılan penaltı. Ha bide son dakikalarda -densiz- in tekinin sahaya attığı çakmak.
Konuşulacak çok konu var aslında. Arda' dan başlayalım. Aylardır sakattı, oynamıyordu, Chelsea' ydi, Atletico' ydu derken, Galatasaray'a kariyerinin minimum faydasını sağlayan Arda' nın, aslında Milli Takımın olmazsa olmazı olduğunu gördük bu akşam. Hadi Galatasaray zaten Allah'a emanetti, Arda olsa ne olurdu sanki, ama Arda' sız Milli Takım gerçekten sıkıntılı. Bunu onsuz oynanan maçlardaki skorlardan anlayabiliriz (0-3, 0-1, 0-1, 0-0). Sadece bu skorlara değil, Arda' nın dışında -oynayan- adam olmamasına baksak ta olur. Arda Galatasaray' dan gidici diyoruz ya, Allah'tan milli takımlar arası transfer yok :))
Hakeme gelirsek; Burak' ın pozisyonunda Burak'ın elle oynaması, korneri görmemesi, Arda'ya Arnatouvic' in taban dalması, penaltı pozisyonu, Nuri'nin ofsaytı, yine Arda'nın bi pozisyonunda oyuncunun kendini yere atması vs.. gibi çok bariz hataları oldu. Ama konuşmak yersiz.
Gökhan Gönül ve Volkan Demirel yaptıkları tek hareketle bile günü kurtarabilen adam olduklarını gösterdiler. Gökhan' ın golü, Volkan' ın kurtarışı çok profesyonelce oldu. Fenerbahçe' nin bu sene neden şampiyon olacağı sorusunun cevablarından biri de bu adamlarda gizli aslında.
Çok önemli 3 puan, stres altında atılabilen 2 gol, Avusturya' nın beceriksizliği ile bunu avantaja çevirememesi. Maçın özeti bu. Sıra Belçika deplasmanı. Belki de yeni bir "ya tamam, ya devam" ...
