16 Ağustos 2011 Salı

Şike Savaşları: Tarafını Seç


Temmuz ayının başında başlayan hala daha sonuca ulaşmayan şike konusunda hiç yazmadım. Çünkü hiçbir şey belli değildi ve medyada müthiş bir bilgi kirliliği vardı. Ne söylersem söyleyeyim, yalan olacaktı. 40 gün geçti, TFF sonunda (!) bir karar verdi. Yine hiçbir şey belli olmadığı için bundan sonra yazacaklarımın hepsi, tahmin, öngörü, olasılık senaryoları ve şüphelerden ibaret olacak. Hatta, "şu maçlarda şike oldu, yapanlar şu cezaları almalı vs.. " konuşmak istemiyorum. Bilgim olmayan şeylerden değil, sadece, medya-klüpler-TFF-taraftarlar dörtgeninde, olayların insanlarda nasıl cepheleşmeye yol açtığında bahsetmek istiyorum.

Öncelikle olaya ben bir nevi meşhur "ülke bölünüyor" komplo teorisinden bakmak istiyorum. Bir zamanlar bu ülkede sağ-sol olayları meşhurdu. Sonra bir ara Eraycılar-Melihçiler :). Son dönemlerin popüler konusu ise  Galatasaray-Fenerbahçe. Bu ikilik uzun zamandır sadece sportif düzeyde iken, şimdilerde meşhur şike operasyonunun simgesi haline geldi. -Bakın, simgesi diyorum, bu hiçbir zaman Galatasaray'ın savaşı olmadı, olmamalı-. Bir yanda şikenin olduğuna ve adı geçen kulüplerin ceza alması gerektiğine inanan kısım. Diğer yanda olayların yanlış anlaşıldığına inanan kısım. 

Galatasaray safında aslına bakarsanız pek bir kimse yok, Galatasaraylılar ve olası küme düşme senaryoları sonucunda üst lige çıkma hayali kuranlardan başka. Şu 40 günlük süreçte, kimi zaman Galatasaray cephesi bas bas bağırsa da, şu günlerde pek sesi çıkmıyor. Geçtiğimiz haftalardaki meşhur mektup olayından. O olaydan sonra Galatasaray camiasından şikeyle ilgili en ufak bir açıklama gelmedi, "sizde şike yapmışsınız" demesinler diye belki de. Belki de karar öncesi gündem değiştirilip, konuşan kesmin ağzı kapatıldı. Buyrun, bu da bir komplo teorisi. Peki bu Galatasaray' ın savaşı değilse neden çok fazla konuştu Ünal Aysal? İşte yanlış burda, Galatasaray' ın kesinlikle bu olaya uzaktan yakından dahil olmaması, hatta ezeli rakiplerine yardımcı bir tavır sergilemeye devam etmesi gerekirdi.

Diğer safta kimler var? Aslına bakarsanız herkes. Her ne kadar Trabzonspor - Fenerbahçe ve Beşiktaş - Fenerbahçe sürtüşmesi görsek te medyada, bu ikilikler aslında aynı saftalar. Çünkü mevzu bahis şike olayında her 3 takımında adı geçmekte. Başka? Anadolu kulüpleri. Onlar da ekonomik açıdan kendilerini düşündükleri için bu saftalar. Nasıl yani? Söz gelimi, olası bir küme düşme olayında, en basitinden Digiturk' un "Arkadaş benim dekoderlerimin yarısını Fenerbahçe' liler alıyor, onlar olmazsa ben cıngar çıkartırım" deme ihtimali çok yüksek. -Adamlar haklı tabi, milyonlarca dolarlık bir yatırım bu-. Digiturk, Anadolu kulüplerinin en büyük gelir kaynağı. Fenerbahçe' nin olmadığı lig, ekonomik açıdan zora sokacaktır haliyle. Bu olayın Digiturk' ünde işine gelmediği, az önceki cümlelerden anlaşılabilir zaten. Bu saftaki diğer kuvvet ise onlar. 

Peki ya TFF? Mehmet Ali Aydınlar' ın Fenerbahçe taraftarı olduğunu bilmeyen yok. Ama Fenerbahçe sevgisi, göz göre göre, -eğer takım suçlu bulunursa- suçlu olduğu halde takımını dünyaya karşı korumak kadar çok olamayacak. "Dur arkadaş" derler insana. TFF diyemezse bile, UEFA der. Yani M.Ali Aydınlar' ın elinden geldiğince tarafsız olması şart. Şu an bu konuda gerçekten kuvvetli endişelerimiz yok değil. TFF kendi ekonomik çıkarlarını ön planda tutmaya kalkmaz ise, er ya da geç, doğru kararı verecektir.

Yani aslında taraflar bile belirsiz kimi yerlerde. Herkes birbirine çatmaya başladı. Herkes bir şeyler söylüyor, ortalığı karıştırıyor. Bilen-bilmeyen yorum yapıyor. Hani konu siyaset olsa, kesin ülke karışıyor diyeceğim. Ama insan düşünmeden edemiyor, bunlar suni gündem de, başka şeylerin üstü mü örtülüyor?

Karar doğru mu? Herkese göre değişiyor. Doğru diyen de var, yanlış diyen de var. Bence, şu an için evet doğru. Açıklamalar kimilerine masal gelse de, hukuki dayanakları olan şeyler. Şu an itibariyle, TFF kendi cezasını kesemez. Kuvvetli şüpheler olsa da ortalıkta, gerekli cezaları vermesi için, savcılık nezdinde gerekli koşulları beklemesi gerekli. Bu süreç muhtemelen uzun sürecek. Ama sonunda gerçekler ortaya çıkınca, cezaların adaletli dağıtılması gerekli. Eğer bu olmazsa, bir şekilde kılıfına uydurulursa bazı şeyler, o zaman TFF' nin karşısına geçecek çok insan olacak. Ki aslında şu an ceza almadığına sevinen kulüpler, eğer adaletli ceza verilirse, çok daha ağır yaralar alacak şu an kine göre.

Sonuç olarak, futbol yerine tiyatro izlediğimiz paranoyalarıyla, eski tadında olmayacak bir lig başlayacak ve biz oturup, içimize sinmeyerek maçlarımızı izleyeceğiz. Karar, ceza, sonuç, küme düşme, puan silme vs.. çok sonra.

(Kim haklı-haksız, kim suçlu-suçsuz'dan geçtim, Türk Futbol'una sürülen bu kara lekeyi simgelemesi amacıyla yazımın başına fotoğraf olarak sadece siyah renk koyuyorum.)

Hiç yorum yok:

Tweet