Kral Arthur' un şimdiye kadar farklı milyon çeşit hikayesini, milyon farklı yapım ve oyuncuyla izledik. O kadar ki, hikayenin aslı ne unuttuk. "İyi ki bir Arthur' unuz var, suyunu çıkardınız" diyesi geliyor insanın İngilizlere. O yüzden insanın karşısına "Gene mi sen?" dedirtecek bir yapım çıktığına kaçışıveriyoruz.
Böyle bir önyargıyla Nisan ayında karşımıza çıkan yeni Arthur dizisi Camelot'a yine de bir şans verip, sabırla ilk bir kaç bölümün geçmesini bekledim. Bölümler ilerledikçe bu dizinin yabana atılmayacak bir kadro, senaryo ve kaliteye sahip olduğunu anladım. 10.bölümde de finalimizi yapıp, yeni sezona hazırlanmaya başlamıştık ki, kara haber tez geldi. Starz kanalı Camelot' u "yapım aşamasındaki zorluklar" sebebiyle iptal etmiş. Ben onların yabancısıyım ama belli ki Camelot istenilen başarıyı yakalayamamış. Yoksa aynı kanal Spartacus'u, prequel anlatılacak kadar sahiplenir miydi?
Dizimiz aslında iyi başlamamıştı. 25 Şubat' ta yayınlanan pilot bölümünü izledikten sonra "kesin iptal ederler, 2.bölüm çıkmaz" demiştim. Çünkü bir şeyler olmamıştı. Senaryodan mı, oyunculardan mı bilmem, insanın ağzında iyi bir tat bırakmamıştı. 1 Nisan'da yani 1 ay sonra 2.bölüm yayınlandı. Demek ki, bir şeyler iyi gitmiş ki, devama karar vermişler. Zamanla dizi kendini bulmuştu. Öyküyü, karakterleri oturtmaya başlamıştı. Başroldeki Jamie Campbell Bower, kast taki en tecrübesiz oyuncu olmasına rağmen, o da kendini kanıtlamıştı. Joseph Fiennes ve Eva Green hakkında konuşmaya gerek yok zaten. Onlar dizinin lokomotifleriydi (Joseph Fiennes, Flashforward' tan sonra bir kez daha ilk sezonda iptalle karşılaştı :) ).
Sonuç olarak iptal olmasaydı, arkasından yürümeye devam edeceğimiz bir yapımdı Camelot. Gerçi Leontes ve Igraine olmadan tadı kaçacaktı ama olsun. Camelot, aklımızda hep tek sezonluk, güzel bir jenerik müziğine sahip, Eva Green' a kötülüğün çok yakıştığı bir yapım olarak kalacak.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder